29 Nisan 2011 Cuma

Tavuklu Makarna Salatası ve Dahası :)


Bu gün bloga girilecek çok şeyim var :)
Nereden başlasam =)

Bu gün benim ve ailem için önemli günlerden biri. Benim hayatta olma sebebim, canım, birtanecik anneciğimin doğum günü!!!! Ne yazık ki beraber olamayacağız ama üzülmüyorum bu duruma. Kendisi 30 seneden fazladır çalışıyordu ve yine bu gün itibariyle tam 1 yıldır emekli. Babacığımla beraber onca yıl hayalini kurdukları şeyi yapıyorlar şimdi. Sakin ve çok güzel bir yer olan Anamur'da ki yazlığımızdalar. Biraz önce konuştum; yemyeşil bahçe içinde kuş cıvıltılarıyla kahvaltı ediyorlarmış :))) Beraber olamasak da onların yıllarca bekledikleri bu hayalin gerçekliğinde olmaları beni çok mutlu ediyor.

Canım anneciğim doğum günün kutlu olsun, çok çok mutlu bir yıl dilerim sana. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin, uzun ömürler versin inşallah! Seni de babamı da çok seviyorum!

İşte size doğum günü çocuğunun resmi! Yaşını söylemiyorum, siz maşallah deyin yeter! =)



Evettttt! Gelelim tarife...

Bu tarifim de bu güne yakışır özel bir tarif. Çünkü minik oğlum Tayfun'un eseri. Biz annelerin kendine ait özel bir şeyi olamaz, herkes bilir :) Blogumda sadece bana ait olamaz :) Tayfun ben bu blog olayına girdim gireli çok meraklı! En sonunda internetten bir araştırma yapıp, kendince bir tarif bulmuş. Biraz değişiklik ile dün mutfağa girdik beraber. Ben sadece temel şeylerde ve süslemede birazcık yardım ettim, yemek tamamiyle onun eseri :)

Giydi önlüğü, taktı aşçı kepini ve kendi değimiyle minik master chef oldu :) Sıvadı kolları ve bizim için işte bunu yaptı. Çok da lezzetliydi, herkes ikişer, üçer tabak yedi. Bizimkinin havasından da geçilmiyordu tabi. Mutfağın yemek yapımı bittikten sonraki durumunu ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim :) Bir nevi atom bombası düştü ama olsun bizimkinin neşesine değerdi. Ayy.. ne çok konuştum, buyrun tarife...


Malzemeler

1 adet bütün tavuk
1 paket makarna
2 su bardağı süzme yoğurt
1 su bardağı mayonez
Yarım demet maydanoz
Yarım demet dereotu
1 su bardağı haşlanmış bezelye
1 su bardağı mısır
3-4 yaprak marul (ben çin marulu kullandım)
2-3 adet taze soğanın yeşil kısmı
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Karabiber
Tuz

Tavuğu biraz su ile haşlayıp soğumaya bırakın.  Tavuklar soğuyunca kemik ve derilerinden ayırıp küçük parçalar halinde elinizle didin. Bu didme işleminde bizim küçük master chef çok başarılıydı ama malzemeden o kadar çok çaldı ki tutmasam sadece makarna salatası yiyecektik :) Aynı anda makarnayı da haşlayın ve süzün. Hazır olan makarnayı zeytin yağını biraz ısıtıp yağlayın.

Mikser ile yoğurdu ve mayonezi çırpın. Bu çırpma esnasında mutfak ilk yaralılarını verdi :) Dolaplar duvarlar mayonez ve yoğurttan nasibini aldı. O yüzden tavsiyem siz de çocuğunuzla yapıyorsanız 2 ölçü ile başlayın, malum yolda eksilen oluyor :))

Geniş bir karıştırma kabına makarnayı, tavuğu, bezelye, mısır, kıyılmış dereotu, maydanoz, mayonez ve yoğurt karışımının yarısı, karabiber ve tuzu koyup karıştırın.

Hazırladığınız salatayı büyük bir servis tabağına alın, üzerine ayırdığınız mayonez yoğurt sosu dökün ve istediğiniz gibi şekil verin. Biz bir gemi yaptık. İnce kıyılmış marul ve taze soğanın yeşil kısımlarını etrafına yaydık, onlar dalgalar ve geminin çıkarttığı köpükler oldu. Çöp şişe salam dilimleri takarak yelkenleri yaptık. Ortadaki direğe sucuktan bayrak :) Bütün direklerin arasına da maydanoz saplarından yelkenlerin iplerini yaptık. Bir dilim limona kürdanlar saplayarak da dümeni hazırladık.

Minik master chefimin ellerine sağlık, devamı kesinlikle gelecek, bekleyin :))




Bir de okul için kuş evi yaptık dün. Daha doğrusu babası ve kendi yaptılar :) Okuldaki etkinliğimizde tüm sınıf kuş evi ve masaları yaptı. Henüz asılmış halini çekemedim çünkü görevli bizden sonra asacaktı ama yine de sizinle 3 oda bir salon kuş villamızın resmini paylaşmak istedim :)



Benim oğlum niye suratsız yaa.. :)) Aslında çok şirin ve güler yüzlüdür ama adamı resim çekerken güldüremiyorum, pek ciddi :)

İşte böyle canlarım, çok yoğun bir gün oldu, bir sürü şey anlattım size :) Ne yapıyım güzel bir şeyler olunca dayanamıyorum, hemen sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Mutlu hafta sonları.....

27 Nisan 2011 Çarşamba

Kuru Biber Mezesi


Bu gün size çok çok basit ama bir o kadar da lezzetli bir mezem var. Benim gibi kurutulmuş sebze kullanmayı sevenler için :)


Malzemeler

2 avuç dolusu kurutulmuş yeşil biber
1 su bardağı yoğurt
3-4 diş sarımsak
3 adet domates
Varsa acı kırmızı biber yoksa pul biber
Zeytinyağı
Tuz

Biberleri kaynayan suda yumuşayana kadar haşlıyoruz. Haşlandıktan sonra süzülmesi için süzgece alıyoruz.

Sarımsakları biraz tuz ile dövüp yoğurda ekleyip karıştırıyoruz. Sarımsaklı yoğurdumuzu servis tabağımızın en altına yayıyoruz. Üzerine biberlerimizi yayıyoruz.

Domates, acı biber ve biraz tuzu rondodan geçiriyoruz. Bir tencerede zeytinyağını biraz ısıtıp domatesli karışımımızı ekliyoruz. Ara sıra karıştırarak koyu kıvamlı bir sos haline gelene kadar pişiriyoruz.

Hazır olan sosumuzu da servis tabağının en üstüne, biberlerin üzerine yayıyoruz. Ilık olarak servis yapıyoruz.

İşte hepsi bu! Dediğim kadar basit değil mi?

Afiyetle...

25 Nisan 2011 Pazartesi

Afyon Lokumu


Yumuşacık bu tatlı bol hindistan cevizli ve yemeye doyulmayan bir tat!

Malzemeler
1 litre süt
4 kahve fincanı un (160gr)
1 su bardağı şeker (200 gr)
1 çorba kaşığı damla sakızı macunu veya 1 paket vanilya
25 gr tuzsuz tereyağı
1 paket kremşanti
Kremşanti için 1 su bardağı soğuk süt
200 gr hindistan cevizi
Ceviz

1 paket kremşantiyi 1 su bardağı soğuk süt ile çırpıp, buzdolabına soğuması için bırakıyoruz.

Süt, un ve şekeri bir tencerede karıştırarak muhallebi yapıyoruz. Muhallebimizin inmesine yakın damla sakızı macununu ekliyoruz. Altını kapattıktan sonra yağını da koyup yaklaşık 5 dk mikserle çırpıyoruz.

Büyük bir fırın tepsisinin içine önce hindistan cevizlerini yayıyoruz. Üzerine muhallebiyi döküyoruz. Muhallebinin üzerine hazırladığımız kremşantiyi yayıp, en üste de kırılmış ceviz serpiyoruz.

Bu şekilde buzdolabında bir gece bekletmemiz gerekiyor.

Ertesi gün, yaklaşık 10 cm arayla dilimleyip, rulo yapıyoruz. Servis tabağına alırken rulolarınız bozulursa endişelenmeyin. Biraz hindistan cevizine bulayıp elinizle hemen şekil verebilirsiniz.

Çok hafif ve nefis bir tatlı oluyor, kesinlikle tavsiye ederim :)

Afiyetle...


22 Nisan 2011 Cuma

Saray Yumurtası


Bu günkü tarifim pazar kahvaltıları için ideal :)

Bu yumurta tarifi adından da belli olduğu gibi Osmanlı mutfağından. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama saraya aşçı alınacağı zaman bu yumurta yaptırılırmış, sınav amaçlı :)

Ama hakikaten yerken aldığınız tat kendinizi sultan gibi hissettiriyor. Ben sizin için bir ekmek bandırdım hemen sarısına :))) Bakalım sizde beğenecek misiniz?


Malzemeler (4 kişilik)

4 adet oda sıcaklığında yumurta
2 adet orta boy soğan
1 adet çubuk tarçın
1 tatlı kaşığı toz şeker
Tereyağı
Tuz

Tereyağını kısık ateşte, yakmadan ısıtın. Bu tarif için tereyağını bol kullanmanızı öneririm. Kabuk tarçını 2-3 parçaya bölüp yağın içine atın. Çok kısık ateşte (yağ köpürmemeli) tarçınla beraber yağ yaklaşık 10 dk. bekleyecek. Eğer yağ köpürürse altını kapatabilirsiniz. Burada amaç tarçının kokusunun yağa geçmesi.

Soğanları ince ince piyazlık doğrayın ve şeker ile beraber bir kapta karıştırıp tavaya yayın. Orta ateşte yağı köpürtmeden arada karıştırarak soğanları iyice öldürün. Tuzunu ekleyin. Soğanlar iyice yumuşayınca tarçınları tavadan çıkartın.

Yumurtaları kırıp kısık ateşte yavaş yavaş üzerini kapatmadan pişirmeye başlıyoruz. Bu sırada arada bir yanlardan tereyağını kaşıkla alıp üzerine döküyoruz. Beyazı tam pişip, sarısı ekmek bandırma kıvamına gelince yumurtanız pişmiş demektir.

Afiyetle...


20 Nisan 2011 Çarşamba

Hardallı Lavaş

 
Size çok lezzetli bir tarifim var. Neyle isterseniz onunla yiyin et, tavuk, peynir... Her şeye yakışıyor, nefis oluyor nefisssss :)))


Malzemeler

200 gr un
1 su bardağı su
1 yemek kaşığı tane hardal (siyah olursa daha iyi olur ama bulamazsanız sarı da olur)
2 yemek kaşığı hardal
2 yemek kaşığı ayçiçek yağı
Tuz

Öncelikle tane hardalı havanda dövüyoruz. sonra bir tencereye suyu, dövülmüş hardalı, hardalı, tuzu ve yağı koyup kaynatıyoruz. Kaynadığı anda hardalın kokusunun uçmaması için hemen altını kapatmanız gerekiyor. Unu kaynamış suyumuza ekleyip, yapışması durup toparlanana kadar karıştırıyoruz.



Hamurumuz olunca bir streç film ile sarıp soğuyana kadar bekliyoruz.

Hamur soğuyunca yaklaşık yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp, unla açıyoruz. Yağsız sıcak tavada, yüksek ateşte, altın rengi olana kadar yaklaşık 50 saniye kadar bir yüzünü, 50 saniye diğer yüzünü pişiriyoruz. Bu lavaş pişerken yufka gibi göz göz olmuyor, bu sizi yanıltmasın. Çok uzun pişmesi ise sert olmasına sebep oluyor.

Tavadan aldıktan sonra üzerine fırça ile eritilmiş tereyağı sürüp servis yapabilirsiniz.

Afiyetle...


18 Nisan 2011 Pazartesi

Dondurmalı Kat Kat Cup Cake


Biliyorum, biliyorum.... Ne resme, ne de tarife ihtiyaç yok ağzınızın sulanması için; isim yeterli :)))

Malzemeler

2 adet yumurta
1+1/4 su bardağı un
1/2 su bardağı toz şeker
4 yemek kaşığı eritilmiş margarin
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
3/4 su bardağı süt
1 limon kabuğu rendesi
Yarım çay kaşığı tuz

Sunumu için;
Maraş dondurması (yoksa vanilyalı dondurma)
Çikolata sos

Tüm kuru malzemeyi bir karıştırma kabında karıştırın. Daha sonra başka bir kapta yumurtaları çırpın ve içine yağ, süt ve limon kabuğu rendesini ekleyip karıştırın.

Hazırladığınız yumurtalı karışımı unlu karışıma ekleyin ve bir kaşık yardımı ile karıştırın. Burada önemli olan nokta tüm malzeme tamamen pürüzsüz olana kadar karışmamalı, sadece malzemeler birbirleri ile birleşse yeterli olur.

Önceden yağlayıp hazırladığınız (12 adet çıkıyor) cup cake kalıplarınıza bir kaşık yardımı ile hamurunuzu koyun. Yine önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzerleri kızarana kadar yaklaşık 20 dakika pişirin.

Cup cakelerimiz piştikten sonra kalıplarından çıkarıp tamamen soğumaya bırakın. Bu arada bir tanesini ılıkken, tabi ki test amaçlı :) mideye indirmek serbest :))))

Servis yapmadan önce cup cakeleri kabarma durumuna göre 3 veya 4 yatay parçaya kesin. En alt parçayı tabağınıza koyun, üzerine dondurma ve üzerine diğer kat, sonra yine dondurma... bu şekilde hazırlayın. En üstüne de dondurma koyduktan sonra çikolata sos ile süsleyin.

Afiyetle...


15 Nisan 2011 Cuma

Fırında Beşamel Soslu Karnıbahar


Bu gün size karnıbahar için değişik bir tat tarif ediyorum, bakalım beğenecek misiniz?


Malzemeler

1 adet orta boy karnıbahar
2 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı un
2 su bardağı süt
1 çay kaşığı tuz
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri

Öncelikle karnıbaharlarımızın çiçeklerini parçalara ayırıyoruz. Kaynayan tuzlu suda pişene kadar haşlıyoruz. Karnıbaharlarımız pişmeli ama çok yumuşayıp, dağılmamalı.

Beşamel sos için bir tencerede önce yağımızı eritiyoruz. Sonra unu ekleyip rengi altın sarısı olana kadar kavuruyoruz. Sütümüzü ve tuzu ekleyip sosumuzu iyice karıştırıyoruz. İçinde topak kalmamalı.

Haşlanmış karnıbaharları ve beşamel sosunu harmanlayıp, bir fırın kabına alıyoruz. Üzerine rendelenmiş kaşar peynirimizi yayıp önceden 180 derecede ısıtılmış fırında kaşarlar eriyip kızarana kadar pişiriyoruz.

Et yemeklerinin yanında servis yapabileceğiniz lezzetli bir garnitür :)

Afiyetle...


13 Nisan 2011 Çarşamba

Zeytinli Poğaça

 
Bu poğaça tarifim pofuduk değilde şöyle kıyır kıyır poğaçaları sevenler için :)


Malzemeler

3 su bardağı un
1 paket kuru maya
1 çay kaşığı toz şeker
1,5 çay kaşığı tuz
1/3 su bardağı ılık su
1/2 su bardağı süt
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 yumurta
Yaklaşık 1 su bardağı kadar dilimlenmiş siyah zeytin

Öncelikle tüm kuru malzemeyi bir karıştırma kabında karıştırın. Daha sonra içine zeytin hariç diğer malzemeleri de ekleyip ele yapışmayan bir hamur haline getirin.

Hamurunuz biraz dinlendikten sonra, küçük parçalar koparıp avucunuzda açın. İçine isteğinize göre iç malzemesini koyun. Ben zeytin tercih ettim çünkü bu poğaça önceden de dediğim gibi kıyır kıyır oluyor ve zeytin çok yakışıyor. İç malzemesini koyduktan sonra kapatıp elinizle hafifçe yuvarlayın. Pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye dizin. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık yarım saat pişirin.

İşte hem kolay hem de lezzetli bir poğaça. Çocuklar okuldan gelince yanına da bir bardak süt :)))

Afiyetle...


11 Nisan 2011 Pazartesi

Elmalı Tart

 
İşte size her daim herkesin severek yiyeceği hafif bit tatlı. Resim güzel çıkmadı ama tadı nefisti :)


Malzemeler

Hamuru için;
3 su bardağı un
2 yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
125 gr margarin
1 tatlı kaşığı bal

Elmalı harç için;
3 adet yeşil elma
3 çorba kaşığı pudra şekeri
1 tatlı kaşığı tarçın

Üzeri için;
1 kahve fincanı süt
Öncelikle elmalı harcı hazırlamak için elmaları soyup dörde bölün ve çekirdeklerini temizleyin. Tüm malzemeyi bir tencereye koyup kısık ateşte 25 dk pişirin ve püre haline getirin.

Hamuru yapmak için bir karıştırma kabında tüm malzemeyi karıştırın. Üzerine nemli bez örterek buzdolabında 10 dk dinlendirin. Dinlenen hamurunuzdan yaklaşık 1/3'ini üzeri için ayırın. Tartınızı yapacağınız kalıbınızı yağlayın ve hamurun 2/3'sini tabana yayın. Bu işlemi elinizle kolaylıkla yapabilirsiniz. Kalıbın kenarlarına da 1 cm kadar hamuru yapıştırın.

Yaydığınız hamurun üzerine elmalı harcınızı koyun. Önceden ayırdığınız hamuru da üzerine kafes şeklinde kapatın. Son olarak üzerine bir fırça yardımıyla süt sürün.

Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri altın sarısı olana kadar pişirin. 10 dakika dinlendirin ve ılık olarak servis yapın. İsterseniz yanına bir top vanilyalı dondurma da koyabilirsiniz.

Afiyetle...


8 Nisan 2011 Cuma

= )

Size de olur mu bilmem, ben bahar gelince yeniden doğmuş gibi oluyorum :) Yeşeren sadece bahçedeki bahar dalları değil, içimde de bir şeyler kıpırdamaya başlıyor. Sanırım bir nevi psikolojik detoks! :))) İçimde beni sıkan ne varsa güneşe bakıp, derin bir nefes alıp dışarı atıyorum. Sadece kendim için bir şeyler yapıyorum.

Hayata gülümseyin, sizi üzen her şeyi boş verin gitsin! '8 Nisan 2011' bu günü bir daha yaşama şansımız yok, diğerlerini de! Dik durun, omuzlar geriye, kafa dik, karın içeri :))) Ve gülümseyin... Amannnn toka bile takmayın kafanıza, uzatın ayaklarınızı, alın kahvenizi, sizsizde bu dünya döner; azcık keyif yapın :) Birazda merkeze kendinizi koyun! Bencil değil ama azıcık 'ben'ci olun!

Hepinize neşeli, güneşli, mutlu bir hafta sonu dilerim.


6 Nisan 2011 Çarşamba

Nişastalı Poğaça

Bloglarda gezinmeyi, sizin yaptıklarınızı denemeyi çok seviyorum. Yani sanmayın sayfanıza sadece yorum bırakıp kaçtığımı :))) İşte size ispatı .... :))))

Ben poğaça yapmayı da yemeyide çok severim. Geçenlerde sevgili Sevda'nın blogunda yayınladığı tarife daha resmine bakarken ağzımın suyu aktı, hemen aldım tarifini, tabii izniyle :))) Hemen de denedim. Harika oldu, harika. Pofuduk pofuduk, yumuşacık bir poaça. Denemenizi öneririm :)


Malzemeler

1 paket oda sıcaklığında margarin
2 adet yumurta (1 tanesinin sarısını üzerine sürmek için ayırın)
4 yemek kaşığı yoğurt
1 su bardağı nişasta
1 paket maya
1 su bardağı sıcak su
1 yemek kaşığı şeker
Tuz
Aldığı kadar un
Üzeri için 1 kahve fincanı zeytin yağı ve isteğe göre çörekotu veya susam

Bir karıştırma kabına önce margarini, yoğurdu ve yumurtayı koyup karıştırıyoruz. Daha sonra maya, su, tuz ve şekerini de ekleyip tekrar karıştırıyoruz. Son olarak nişasta ve unumuzu da ekleyip yumuşak bir hamur olana kadar yuğuruyoruz. Hazırladığımız hamuru dinlenmesi için 1 saat yanlız bırakıyoruz :)))

Baktık hamurumuz dinlenmiş, eline yüzüne renk gelmiş; küçük parçalar koparıp avcumuzda açıyoruz. İçine ben beyaz peynir koymayı tercih ettim, sizin zevkinize kalmış. İç malzemesini de koyduktan sonra kapatıp önceden pişirme kağıdı serdiğimiz tepsimize diziyoruz. Pişirmeden önce poğaçalarımızın üzerine 1 yumurta sarısı ve 1 kahve fincanı zeytin yağını karıştırıp sürüyoruz. Damak zevkinize göre üzerine çörekotu veya susam serpebilirsiniz. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında pişiriyoruz.

Fırına atar atmaz hemen çayı da demliyorsunuz. :))))

Afiyetle...

4 Nisan 2011 Pazartesi

Asya Mantısı

Bu gün size Türkiye'de pek bilinmeyen değişik bir mantı tarifi vereceğim. Bu mantıyı ilk yapanlar aslında Çinliler, adı 'Man-Tou'. Çin'den Türki Devletler'e geçmiş ve adı 'mantı' olmuş. Türki Devletler'den ilk olarak Özbeklerin yaptığı düşünülüyor, onlardan da Ruslara geçmiş. Ruslar'da buna 'mantı' diyor. Aslında hepsinin ortak özelliği buharda pişirilmesi. Çinliler yuvarlak, Özbekler ise gül şeklinde yapmışlar. Benim size anlatacağımsa Rusların yaptığı gibi üçgen şekil.

Resmine bakıp beğenmeyebilirsiniz ama kesinlikle ön yargısız olmanızı tavsiye ederim. Çünkü bende ilk gördüğümde görüntüsünden ötürü pek hoşlanmamıştım ama yiyince bağımlısı oldum :) Bu tarifi bizim mutfağımıza katan sevgili kocacığıma teşekkür ederim; yerinde yemiş, yapmayı öğrenmiş. Şimdi de biz bayıla bayıla yiyoruz :)))


Malzemeler (8 Parça için)

Hamuru için;
250 gr un
1 adet yumurta
3/4 çay bardağı su
Tuz

İç malzemesi için;
100 gr yağlı kıyma
150 gr (bir büyük) soğan
Tuz
Karabiber

Hamur malzemelerimizi bir kapta karıştırarak yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Bu hamuru 8 eşit parçaya bölüyoruz.

Diğer tarafta iç malzememiz için kıyma, çok ince piyazlık doğranmış soğan, tuz ve az karabiberi harmanlıyoruz. Bu yemekte kıyma kadar, hatta kıymadan biraz daha fazla soğan var, özelliği böyle :)

Gelelim yapımına. Aşağıda resimlerini koyduğum gibi önce her parçayı yaklaşık 12-13 cm çapında yuvarlak şekilde unlamadan açıyoruz. Ortasına bolca iç malzemesini koyduktan sonra, önce bir tarafından ortasına kadar kapatıyoruz. Sonra da açık kalan kısımı ortasından kapattığımız çizgiye birleştirip yanlarını kapatıyoruz. Yani kapama çizgileri bir 'Y' harfine benziyor. Kapama işlemi bitince biraz unluyoruz.




Pişirmek için buharda pişirme aparatına ihtiyacımız var. Bu aparat artık her markette kolaylıkla bulunabiliyor. Buharda pişirme aparatınızın tam olarak girdiği bir tencereye su aparata değmeyecek kadar su koyup kaynatın. Ben bunun için karnıyarık tenceresi kullanıyorum. Önemli olan aparatı ve mantıları koyunca tencerenin kapağı tam kapanmalı. Su kaynadıktan sonra buharda pişirme aparatını yağlayın ve resimdeki gibi mantılarınızı dizin.



Tencerenin kapağını tam kapatın ve hatta kapakta delik varsa bir peçete ile tıkayın. Ocağın altını da en kısığa getirin. Mantıların pişmesi yaklaşık 45-50 dk sürüyor. Pişme süresince arada sırada tencerenizdeki su miktarını kontrol edin, çünkü bazen su bitebiliyor :)

Mantılar piştikten sonra servis yaparken sos olarak krema ve dereotu karışımı kullanabilirsiniz. Ama bunun orijinali sirke ile yeniyor. İnanılması zor ama süper oluyor. Biliyorum okuyunca 'yok yaaa' falan diyebilirsiniz, bende aynı o tarz bir tepki vermiştim başta ama nasıl yakışıyor anlatamam :) Ben elma ve üzüm sirkesini karıştırıyorum, sirke ne kadar keskinse o kadar güzel oluyor. Yerken tepesinden ısırıp içine sirke döküyorsunuz ve devamını götürüyorsunuz :)))

Gerçekten çok çok lezzetli, denemenizi tavsiye ederim.

Afiyetle...

1 Nisan 2011 Cuma

Kereviz Çorbası

Geçmiş olsun dileklerini ileten herkese çok teşekkür ederim :) Hala çok hastayım. Bu havalardan sanırım bir sıcak bir soğuk derken ne giyeceğimizi şaşırıyoruz. Bazen bu kadar hasta olduğum zamanlarda neden büyüdüm ki diyorum kendi kendime. Annelikten, eş olmaktan doktor raporuyla yırtılmıyor :) Hasta da olsan, derdin de olsa, ne kadar eşin yardım da etse... sorumluluklar peşimizi bırakmıyor. Eminim şu an beni okuyan çoğunuz fikirlerime katılıyorsunuz :) Yaaa şöyle hasta hasta yatıp nazlanamıyoruz bile, doya doya :))) 
Bu gün size benim gibi hasta olanlar için birebir bir çorba tarifim var. Şifa çorbası bu, içip ayağa fırlamak için.


Malzemeler

1 adet büyük boy kereviz
1 adet soğan
1 adet pırasa
1,5 çorba kaşığı un
1,5 lt tavuk suyu
1 çorba kaşığı tereyağı
Tuz
Karabiber
Kırmızıbiber

Bir tencerede yağımızı eritiyoruz. Küp küp doğranmış soğan ve ince kıyılmış pırasayı tencereye koyup kavuruyoruz. Diğer tarafta kerevizimizi soyup küp küp doğruyoruz. Kavrulan soğanların içine kerevizleri de ekleyip suyunu salıp çekene kadar kavurmaya devam ediyoruz. Ben bazen buna birazda brokoli ekliyorum, öylede çok güzel oluyor. Sebzeler suyunu çekince unu ekleyip hafif sararıncaya kadar kavuruyoruz.

Daha sonra başka bir kapta kaynattığımız tavuk suyunu ekleyip, baharatlarını ilave ediyoruz. Çorbamız kaynayınca altını iyice kısıp yaklaşık 30-40 dakika pişmeye bırakıyoruz.

Pişen çorbamızı el blenderıyla ezip servis edebiliriz.

Çocuklara kereviz gibi kendine has aroması olan sebzeleri yedirmek zor. Ama bu çorbaya bayılıyorlar, bir tabak daha istiyorlar :)

Afiyetle...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...